Gaziantep Depresif Bozukluklar (Depresyon) Tedavisi
Depresyon Nedir?
Major depresyon, kişide mutsuzluk, üzgünlük, karamsarlık, (ergenlerde ve çocuklarda çabucak tetiklenen ve zor geçen öfke) hiçbir şeyden zevk almama, isteksizlik belirtilerinin yanı sıra, iştah, uyku ve hareketlilikteki değişiklikler (her birisinde artma veya azalma), kendini yetersiz ve suçlu hissetme, intihar düşünceleri, konsantrasyon güçlüğü belirtilerini içeren bir klinik sendromdur.
Belirtilerin en az 15 gündür sürmesi, her gün ortaya çıkması, günün büyük bir kısmında devam etmesi ve bireyde işlev bozukluğuna yol açması gerekmektedir. Çocuklarda depresif duyguları ifade edecek bilişsel kapasite gelişmemiş olabileceği için vücutla ilgili ağrı vs gibi belirtiler, sosyal içe çekilme ön planda olabilir. Depresyona psikotik belirtiler (halüsinasyonlar, hezeyanlar gibi) eşlik edebilir.
Atipik Depresyon Nedir?
Kilo artışı, aşırı uyuma, aşırı yorgunluk, karbonhidrat alımında artış ve reddedilmeye aşırı hassasiyet ile kendini gösteren bir depresyon şeklidir.
Melankolik Depresyon Nedir?
Kişinin belirgin kilo kaybı ve uykusuzluğunun olduğu, gündüzleri erken uyanılan, aşırı ve yersiz suçluluk hislerinin görüldüğü, gündüzleri daha kötü olan bir depresyon şeklidir.
Distimi Nedir?
Distimi, çocuk ve ergenlerde en az 1 yıl süreyle devam eden, daha az şiddetli ama daha kronik bir depresyon halidir.
Depresyonla beraber görülen diğer bozukluklar nelerdir?
Depresyonla en sık beraberlik gösteren bozukluklar kaygı bozukluklarıdır. Bunları Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, davranış bozukluğu ve ergenlerde alkol/madde kullanımına bağlı bozukluklar takip eder.
Depresyon ile Bipolar Bozukluğun Farkı Nedir? Unipolar ve Bipolar Depresyon Nedir? Manik/hipomanik kayma (şift) nedir?
Bipolar bozuklukta manik veya hipomanik ataklar olması gerekir. (BİPOLAR BOZUKLUKLAR yazıma bakınız). Gençlerde ilk atak sırasında depresyonun tek uçlu mu (unipolar, manik/hipomanik ataklar içermeyen) bipolar depresyon mu (manik/hipomanik ataklarla değişiklik gösteren) olduğunu anlamak zordur. Bipolar depresyonu düşündüren ipuçları ailede bipolar bozukluk öyküsü, antidepresan ilaçlarla manik/hipomanik atak geçirmek (şift, manik/hipomanik kayma), psikotik ve atipik belirtilerin varlığıdır.
Depresyonun Sıklığı Nedir?
Depresyon çocuklarda %1-2, ergenlerde %4-8 sıklığında görülmektedir. Çocuklarda kızlarda ve erkeklerde görülme sıklığı aynı iken ergenlerde kızlarda iki kat fazla görülmektedir. Ergenlerin %5-10’unda ise majör depresyon tanısı almayacak ama yine de rahatsızlık ve işlev kaybı yaratan depresif belirtiler görülür.
Depresyonun Klinik Gidişi Nedir?
Depresyon atağı 2 ila 8 ay devam edebilir. Birçok olguda atak kendiliğinden de geçebilir, ancak olguların %20-60’ında 1 yıl, %70’inde 5 yıl içinde tekrarlar. Yani olguların büyük bir kısmında yetişkinlikte devam edebilir. Ergenlikte depresyon geçiren olguların %20-40’ında ileride bipolar bozukluk çıkabilir. Daha şiddetli, kronik, birden çok atak öyküsü olan, belirtilerin tedavi ile tam düzelmediği, olumsuz bilişsel stili ve inançları olan, ümitsizlik yaşayan, sosyoekonomik durumu düşük ve ailede kavga, istismar gibi olumsuz yaşam olaylarına maruz kalan depresif gençlerde hastalık daha olumsuz bir seyir gösterebilir.
Depresyonda İntihar Riski Nedir? Bu riski arttıran faktörler nelerdir?
Tedavi edilmeyen depresyon tehlikeli bir durumdur. Depresif ergenlerin %60’ında intihar düşünceleri saptanmıştır. Daha önce intihar girişiminde bulunan, diğer psikiyatrik bozuklukları olan, dürtüsellik ve saldırganlık gösteren, silahlara rahat ulaşabilen, olumsuz yaşam olaylarına maruz kalan, alkol/madde kullanma, yetersiz aile denetimi ve desteği olan, ailesinde intihar öyküsü bulunan ve ümitsizlik belirten depresif gençlerde intihar riski artmıştır. Kızlarda intihar girişimi daha sık olmasına karşın oran olarak erkeklerde ölüm riski daha yüksektir. Dini duyguları güçlü kişilerde intihar riski daha düşüktür. İntihar riski çocuklarda ergenlere göre çok daha azdır.
Depresif belirtiler veren ergenlerde intihar düşünceleri ve riski mutlaka dereceli bir şekilde sorgulanmalıdır.
Depresyonun Tedavisi Nasıl Yapılır?
Depresyon tedavisinde akut faz, devam fazı ve idame fazı vardır. İlk iki faz her depresyon tedavisinde yer almak zorundadır.
Akut fazda belirtiler tedavi edilir.
Devam fazı nüksü engellemek içindir.
İdame fazı, belirtileri ağır ve önceden nüks yaşamış olgular içindir.
Tedavinin her fazında psikoeğitim, destekleyici psikoterapötik yaklaşımlar, aile ve okul ile çalışma gereklidir.
Psikoeğitim: Ailenin ve hastanın depresyonun bir hastalık olduğu, depresyonun nedenleri, gidişi ve farklı tedavi seçeneklerine dair eğitimidir. Psikoeğitim ile hasta ve aile tedavi seçeneklerine ve hastalığın gidişine daha fazla hakim olur ve beklentilerini ve davranışlarını buna göre düzenleme fırsatı bulurlar.
Destekleyici psikoterapötik yaklaşımlar: Aktif dinleme ve yansıtma, ümit aşılanması, sorun çözme becerilerinin arttırılması ve tedaviye uyumun sağlanması için uygulanacak yaklaşımları içerir.
Aile ile çalışma: Aile terapisi yapılmasa bile, ergen depresyonunda aile tedaviye katılmadan başarı sağlanamaz. İlk olarak, tedavi motivasyonu genelde ailededir, yani ergeni başvurmaya ikna eden onlardır. İkinci olarak, aile ergenin vermediği önemli bilgileri sağlayabilir. Üçüncü olarak aile tedaviyi izler ve çocuklarının güvenliğini sağlarlar.
Akut Faz:
- Hafif Olgular:Hafif olgularda plasebo yanıtı yüksektir. Hafif olgular sadece destekleyici terapi ve psikoeğitim yaklaşımları ile ve çevresel stres kaynakları ele alınarak düzelebilirler. 4-6 haftalık destekleyici tedavi ile yanıt alınması beklenir. Ancak daha ciddi belirtileri olan, belirgin melankolik belirtiler gösteren, psikotik olan, yoğun ümitsizlik duyguları veya intihar düşünceleri olan ergenlerde bu tedavi yeterli olmaz.
- Destekleyici tedaviye yanıt vermeyen veya orta/şiddetli depresyonu olan olgular:Bu olgularda spesifik psikoterapiler ve/veya ilaç tedavileri uygulanmalıdır. Şiddetli belirtiler gösteren olgularda antidepresan ilaç tedavisi kullanılması gereklidir. Spesifik psikoterapiler olarak bilişsel davranışçı terapi ve kişiler arası ilişkiler terapisinin etkinliğine dair daha fazla kanıt bulunmaktadır. Ancak psikoterapi ve ilaç kombinasyonunun sadece ilaç kullanılmasına göre ne kadar ek etkinlik sağladığı açık değildir.
Farmakoterapi:
Selektif serotonin geri alım inhibitörlerinin (Fluoksetin, Fluvoksamin, Sertralin, Sitalopram, Essitalopram, Paroksetin) majör depresyon tedavisinde etkinliği %40-70 arasındadır ancak plaseboya yanıt da oldukça yüksektir. Çocuk ve ergenlerde başlangıç dozları daha düşüktür ve doz yavaş arttırılır ama kullanılan dozlar yetişkin dozlarına yakın olabilir. Uygun dozda tedavinin 4 hafta sürdürülmesinden sonra kontrol görüşmesi yapılmalı ve doz ayarlanmalıdır. Uygun dozda tedaviye 8 haftada yanıt vermeyen olgularda tedavi değiştirilmelidir veya tedaviye ek yapılmalıdır. Tedaviye kısmen yanıt alınan ve doz arttırılmasıyla ek etkinlik sağlanamayan durumlarda o andaki ilaca devam edip yanına güçlendirici bir tedavi eklenmesi tercih edilmelidir (lityum, antipsikotik ilaçlar, tiroid hormonu gibi).
Antidepresanların Sık Rastlanan Yan Etileri Nelerdir?
Antidepresanlar güvenli ve genellikle rahat kullanılan ilaçlardır. Bu ilaçlarla olan yan etkilerin birçoğu tedavinin başında ortaya çıkar ve zamanla azalır. Nispeten sık rastlanan yan etkiler gastrointestinal belirtiler (bulantı, kusma gibi), uyku değişiklikleri (uykusuzluk veya çok uyuma, çok rüya veya kâbus görme), huzursuzluk, terleme, baş ağrısı, iştah artışı veya azalışıdır. Çocuk ve ergenlerde daha az sıkıntı yaratmakla beraber geçici cinsel sorunlara neden olabilirler. Özellikle küçük çocukların %3-8’inde aşırı hareketlilik, dürtüsellik ve öfkeye neden olabilirler. Nadiren burun kanaması, çabuk berelenme gibi kanamaya yatkınlık yapabilirler. Venlafaksin (Efexor) kalp atış hızında ve kan basıncında artışa neden olabilir. Antidepresan kullanan çocuk ve ergenler intihar riski açısından takip edilmelidir.
Tedaviye Yanıt Alınamıyorsa Düşünülmesi Gereken Durumlar Nelerdir?
Yanlış tanı, farkına varılmayan veya tedavi edilmeyen tıbbi veya psikiyatrik sorunlar (kaygı bozuklukları, yeme bozukluklarıi madde kullanımı, hipotiroidi, anemi, vs), farkına varılmayan bipolar bozukluk, ilaç tedavisinin doz ve süresinin yetersiz olması, tedaviye uyumun yetersiz olması, psikoterapist ile hastanın uyumsuzluğu veya psikoterapistin teknik yetersizliği, ciddi yaşam olayları (istismar, devam eden aile ve okul sorunları gibi) akla gelmelidir.
Devam Fazı:
Tedavi bütün olgularda 6-12 ay sürdürülmelidir. Nüks riskinin en yüksek olduğu dönem tedaviye yanıt alındıktan sonraki ilk 4 aydır.
İdame Fazı:
İki veya daha fazla atak geçiren veya distimi+majör depresyon olan hastalarda tedavi gerektiği sürece devam edilmelidir.
Bu yazı J. Am. Acad. Child Adolesc. Psychiatry, 2007; 46(11):1503Y1526. Alınmıştır.
Gaziantep Kariyer Polikliniği Gaziantep Merkezli Bir Bireysel Koçluk – Psikolojik Danışmanlık – Aile Danışmanlığı Merkezi olup, Türkiye’de 14 ilde şubesi ile hizmet vermektedir. Randevu almak için lütfen arayınız.