Deprem, bilindik ama ne zaman olacağı konusunda beklenmedik doğal bir afettir. Oluşumu sonrası yerleşim yerlerinde ve bu yerlerde yaşamlarını idame ettiren insan üzerinde etki yaratır. Yarattığı etki yıkıcılığı ile doğru orantılıdır. Afetin erken dönemlerinde yaşanılan olayların bireyde yarattığı ve yaratabileceği olumsuz ruhsal etkiyi azaltmak için öncelikle temel gereksinimlerin karşılanması gerekmektedir. Mümkün olduğunca sıcak ve güvenli bir barınma ortamı, uyuma, beslenme, temel hijyenin sağlanması, yakınlarla birlikte olabilmek gibi.
Eğer çocuğunuz doğrudan afete maruz kaldıysa onun duygularına temas etmelisiniz. Depremi çocuğunuza açıklayın: (Umut ve güven aşılayın) Depremi deneyimleyen çocuklar, erken dönemde kabus görebilir, öfkeli ve hırçın olabilir, sebepsiz ağlayabilirler. Bu durumlarda çocuğa sarılarak sakinleştirilmeli, kabus gördüyse gördüklerini anlatması istenmeli ve anlattıkları hassasiyetle dinlenilmelidir. Ayrıca çocuklara depremden sonra olacakları anlatmak önemlidir. Çocuğa olan depremin ardından daha küçük sallantıların geleceği, bunun normal olduğu, zamanla şiddetinin ve sayısının azalarak biteceği, sallantılar azaldığında evine dönebileceği, bu durumun geçici olacağı anlatılmalı ancak eskisi gibi olmanın olanaksız olduğu bir durum mevcut ise, çok üzülecek dahi olsa bunun da olabildiğince basit ama gerçeklerle anlatılması gerekmekte. Çocuklarla oyun oynamak, resim yaptırmak: onların korku ve endişelerini azaltacağı gibi onların korku ve endişelerini artıracak söylem ve görsellerden uzak tutulması da önem arz etmektedir. Yapılan araştırmalarda, doğal afetler sonrasında ortaya çıkan başlıca belirtiler ve reaksiyonlar “Anormal bir duruma normal bir tepki” olması sebebiyle, belirtilerin zamanla kaybolacağı bilinmelidir. Bu nedenle kendinize zaman tanıyın.
Çocuk, genç veya yetişkinlerde depremin ardından uzun bir süre aşağıdaki belirtilerin devam etmesi durumunda profesyonel bir destek arayışına gidilmesi gerekmektedir. Eğer destek alınmazsa sorunlar zamanla iyileşmek yerine daha da kötüleşebilir.
Depresyon, korku, uykuya dalmada zorlanma, travma sonrası stres bozuklukları.Travma sırasında algıda değişiklikler ve duygusal çöküntü. Çocuklarda uyanıkken rüya görmüş gibi hissetme, kafa karışıklığı, kendi kimliği ile ilgili belirsizlik, odaklanmakta güçlük, üzüntü, öfke, suçluluk, yorgunluk, duyguları hissedememe veya uyuşmuş hissetmek. İştahsızlık ya da tam tersi sürekli yemek yemek. Yatak ıslatma veya parmak emme gibi davranışlar. Baş ağrısı, karın ağrısı veya diğer vücut ağrıları. Kendini gerçek hayatta değil de bir filmde gibi hissetmek vb.